Ülkeyi yönetmek üzere yola çıkan siyasi partiler arasındaki haklı rekabet ve ölçülü mücadele toplumun beklentisi ve demokrasinin gereğidir.
Etik siyasi hayat ve demokrasi bilinci bu yarışın olgunluk içerisinde geçmesini sağlayan önemli kriterlerdir.
Agresif davranışlar, bel altı vuruşlar, şiddet ve öfke içeren söylemler, haksız ithamlar, çirkin iftiralar, kumpaslar, ötekileştirici propagandalar, yanlışa doğru, doğruya yanlış deme erdemsizliği, millî ve manevi değerleri siyasete alet etme ilkesizliği, etnik değerler üzerinden yapılan siyaset ne yazık ki demokratik olgunluğa erişmeyen ülkelerin temel sorunudur.
Siyasi partiler arasındaki ölçüsüz ve sert muhalefet anlayışının topluma yansıyarak kutuplaşmalara ve ayrışmalara neden olması ise toplumsal barışı tehdit eden önemli bir unsurdur.
Çok partili sisteme geçme sürecinden günümüze dek siyaset hayatımızda ideal bir ortamı yakaladığımız söylenemez.
Siyasi hayatımızda bu kötü alışkanlığın dozunun artması, toplumsal endişeyi beraberinde getirirken 31 Mart seçimlerinden sonra liderler arasındaki sıcak mesajlar ve ziyaretler umutları yeşertip, yüreklere su serpmektedir.
Yapıcı siyaset anlayışının ülke menfaatine olduğu tartışılmaz bir konudur.
Kırmadan, dökmeden ayrıştırmadan dozunda yapılan siyasetin, maddi sıkıntıların tavan yaptığı bu süreçte toplumu rahatlatacağı aşikârdır.
Geç kalınmış olsa da bu tür yaklaşımın gündeme taşınması ve en üst yetkili ağızlar tarafından dile getirilmesi özlediğimiz bir tablodur.
Sevgi ve muhabbetin hâkim olduğu, hak ve adaletin üstün tutulduğu, kamu malının gözetildiği, ehliyet ve liyakat ilkesinin uygulandığı, iyilerin en iyi yerlerde olduğu, yalanın, iftiranın, kin ve öfkenin olmadığı, adil paylaşımın benimsendiği, adaletin baş tacı edildiği bir siyaset anlayışının bu barışçıl havayla birlikte siyasi hayatımıza girmesini temenni ediyor, tüm siyasal aktörlere ülkeye hizmet yarışında başarılar diliyorum.
FACEBOOK YORUMLAR